Köy Hayatımdan Kesitler
İnsan kendi öz geçmişini, köylüleriyle, hemşerileriyle paylaşmak istiyorsa elbette orada yaşadığı hayattan, köy ve köylülüğünden daha çok söz edecektir. Köyümüz; dünyaya gözümüzü açtığımız, büyüdüğümüz, her fırsatta özlemle koştuğumuz, yaşamaktan haz ve mutluluk duyduğumuz kutsal bir ocaktır.
Çocukluğum ve ilkokul yıllarım tamamı köyde geçti. Lise ve üniversite yıllarında, tatillerimi hep köyde geçirdim. Hayata atıldıktan sonra da köyü ve köylülerimi unutmamın sözü bile edilemez.
Şimdiki çocukların, gençlerin hayal bile edemeyeceği kadar güzel, doğal yaşamın içinde, onu, tanıyarak, öğrenerek, mücadele ederek, uzun ve dolu dolu geçti köy yaşamım benim. Doğanın içinde büyüdüm. Tüm zorluklarına rağmen yaşamdan zevk almayı orada öğrendim. Doğada her şeyin bir kuralının var olduğunu orada gördüm. Doğanın gizli bir amacı olmadığını, insanı arkadan vurmadığını, özünün de görüntüsünün de hep aynı olup, nankörlük etmediğini, doğada gerçeklerin değişmediğini, değiştirilemeyeceğini köyümde öğrendim ben.
Yaşamın inişli, çıkışlı olduğunu, yokuşların çıkılacağını, düze çıkınca rahat edileceğini, tabiat ana daha çocukluğumda orada öğretti bana. İnanmadığım bir şeye evet dememeyi, haksızlık karşısında boyun eğmemeyi, zor işlere karşı direnmeyi, verici olmayı, insanların en zor, en zayıf anında yardım edecek, hizmet verecek bir meslek seçimini de Aladağ’ın gerçekleri öğretti bana. Öte yandan Aladağ’da yaşamın çileli, çetin ve eziyetli olduğunu gördüm. Orada, öldürmeyen her şey sanki onları güçlendirmiş meğer. Köyden her dönüşte daha çok çalışma ve iyi doktor olma azmini ve kararlılığını kazandım. Öğrencilik yıllarının zorluklarını, umutsuzluklarını bir gün köyüme doktor olarak döneceğim hayaliyle aşmaya çalıştım. Okumuş, iyi bir meslek sahibi olmuş, pek çok yönüyle örnek insanlara, en çok köyümün ve bölgemin ihtiyacı var düşüncesini, köy ve köy hayatıma borçluyum.